Masak Bilgilendirme Metni

Ülkemizde Kara Para Aklama ve Terörün Finansmanı ile mücadele esas itibariyle, Maliye Bakanlığı bünyesinde ana hizmet birimi statüsünde ve doğrudan Maliye Bakanına bağlı olarak görev yapan Mali Suçları Araştırma Kurulu (MASAK) Başkanlığı’nca yürütülmektedir.

Bu anlamda MASAK’ın temel fonksiyonu da suç gelirlerinin aklanması alanındaki gelişmeler ile aklama suçunun önlenmesi ve ortaya çıkarılmasına yönelik yöntemler konusunda araştırmalar ve sektörel çalışmalar yapmak, önlemler geliştirmek, veri toplamak, toplanan verileri analiz etmek ve değerlendirmek, araştırma ve incelemeler yapmak veya yaptırmak ve elde edilen bilgi ve sonuçları ilgili makamlara iletmektir.

MASAK, anılan fonksiyonları icra edebilmek için politika oluşturulmasına katkıda bulunmakta, uygulama stratejileri geliştirmekte, belirlenen politikalar çerçevesinde kanun, tüzük ve yönetmelik taslakları hazırlamakta, uygulamaya ilişkin gerekli diğer düzenlemeleri yapmakta, ilgili kurum ve kuruluşlar arasında koordinasyon sağlamakta, görüş ve bilgi alışverişinde bulunmaktadır.

Ülkemizde suç gelirlerinin aklanması ile mücadele, 1996 yılında çıkarılan 4208 sayılı Kanunla hukuki bir kimlik kazanmış ve 5549 sayılı Kanun yürürlüğe girinceye kadar da 4208 sayılı Kanun, bu mücadelenin hukuki dayanağını oluşturmuştur.

Ancak, zaman içinde, gerek uluslararası boyutta aklama ile mücadele yöntemlerinin gelişmesi, gerekse uluslararası ekonomik ve finansal ilişkilerin daha önceki dönemlerle mukayese edilemeyecek derecede artması, ülkemizde de aklama ile mücadelede yeni bir kanuni düzenleme yapılması ihtiyacını doğurmuştur.

Bu ihtiyaçtan hareketle hazırlanan 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun, 18.10.2006 tarihinde yürürlüğe girmiş, bu Kanun ile terörün finansmanının önlenmesi kapsamında veri toplamak, şüpheli işlem bildirimlerini almak, analiz etmek ve değerlendirmek de MASAK’ın görevleri arasına dahil edilmiştir.

Yükümlüler

Suç gelirlerinin aklanması ile daha etkin mücadele edilebilmesi ve mali sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için gerek uluslararası alanda gerekse iç hukukta finansal kuruluşlara ve diğer bazı meslek gruplarına yönelik birtakım yükümlülükler getirilmiştir.

Bu bağlamda 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 2/d maddesi ile bankacılık, sigortacılık, bireysel emeklilik, sermaye piyasaları, ödünç para verme ve diğer finansal hizmetler ile posta ve taşımacılık, talih ve bahis oyunları alanında faaliyet gösterenler; döviz, taşınmaz, değerli taş ve maden, mücevher, nakil vasıtası, iş makinesi, tarihi eser, sanat eseri ve antika ticareti ile iştigal edenler veya bu faaliyetlere aracılık edenler ile noterler, spor kulüpleri 5549 sayılı Kanunun uygulanmasında yükümlü sayılmış, sayılanlar dışında kalan iş ve meslek sahiplerinin yükümlü yapılabilmesi için de Cumhurbaşkanı’na yetki verilmiştir.

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 4. Maddesine göre;

(1) Yükümlü, aşağıda sayılanlar ile bunların şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleridir:

(2) Merkezi yurt dışında bulunan yükümlünün Türkiye’deki şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri birinci fıkra kapsamında yükümlü sayılır.

(3) Merkezi Türkiye’de bulunan yükümlünün yurt dışındaki şube, acente, temsilci ve ticari vekilleri ile benzeri bağlı birimleri, faaliyet gösterdikleri ülkenin mevzuatı ve yetkili otoritelerinin izin verdiği ölçüde Yönetmelik hükümlerini uygulamak zorundadır.

Yükümlülükler

Suç gelirlerinin aklanması ile daha etkin mücadele edilebilmesi ve mali sistemin suçlular tarafından kullanılmasının engellenebilmesi için gerek uluslararası alanda gerekse iç hukukta finansal kuruluşlara ve diğer bazı meslek gruplarına yönelik birtakım yükümlülükler getirilmiştir.

Suç Gelirlerinin Aklanması ve terörün finansmanı ile mücadelede önleyici tedbirler olarak getirilen yükümlülükler aşağıda açıklanmıştır:

1 – Müşterinin Tanınması

5549 sayılı Kanunun 3’üncü maddesi gereğince yükümlüler, kendileri nezdinde yapılan veya aracılık ettikleri işlemlerde işlem yapılmadan önce, işlem yapanlar ile nam veya hesaplarına işlem yapılanların kimliklerini tespit etmek zorundadır. Maddenin ikinci fıkrası gereğince kimlik tespitine esas belge nevilerini belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili olup kimlik tespitini gerektiren işlem türleri, bunların parasal sınırları ve konuyla ilgili diğer usul ve esaslar yönetmelikle belirlenecektir. Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak çıkarılan Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmelik’in üçüncü bölümü altında Müşterinin Tanınmasına ilişkin Esaslar düzenlenmiştir. Buna göre;

Yükümlüler;

a) Sürekli iş ilişkisi tesisinde tutar gözetmeksizin,
b) İşlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı yirmi bin TL veya üzerinde olduğunda,
c) Elektronik transferlerde işlem tutarı ya da birbiriyle bağlantılı birden fazla işlemin toplam tutarı iki bin TL veya üzerinde olduğunda,
ç) Şüpheli işlem bildirimini gerektiren durumlarda tutar gözetmeksizin,
d) Daha önce elde edilen müşteri kimlik bilgilerinin yeterliliği ve doğruluğu konusunda şüphe olduğunda tutar gözetmeksizin, kimliğe ilişkin bilgileri almak ve bu bilgilerin doğruluğunu teyit etmek suretiyle müşterilerinin ve müşterileri adına veya hesabına hareket edenlerin kimliğini tespit etmek zorundadır.

Kimlik tespiti, iş ilişkisi tesisinden veya işlem yapılmadan önce tamamlanır.

Sürekli iş ilişkisi tesisinde, iş ilişkisinin amacı ve mahiyeti hakkında bilgi alınır.

Yönetmeliğin Müşterinin Tanınmasına İlişkin Esaslar başlıklı üçüncü bölümünde ayrıca gerçek kişiler, ticaret siciline kayıtlı tüzel kişiler, dernek ve vakıflar, sendika ve konfederasyonlar, siyasi partiler, yurtdışında yerleşik tüzel kişiler, tüzel kişiliği olmayan teşekküller ve kamu kurumlarının kimlik tespitine ilişkin esaslar, başkası adına hareket edenlerde kimlik tespiti, teyide esas belgelerin gerçekliğinin kontrol edilmesi, müteakip işlemlerde kimlik tespiti, gerçek faydalanıcının tanınması ve tüzel kişilere özel dikkat gösterilmesi, özel dikkat gerektiren işlemler, müşteri durumunun ve işlemlerin izlenmesi, teknolojik risklere karşı tedbir alınması, üçüncü tarafa güven, işlemin reddi ve iş ilişkisinin sona erdirilmesi, muhabirlik ilişkisi, elektronik transferler, riskli ülkelerle ilişkiler ve basitleştirilmiş tedbirler konularında düzenlemelere gidilmiştir.

2 – Şüpheli İşlem Bildirimi

5549 sayılı Kanunun 4 maddesinin birinci fıkrasına göre, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işlemlere konu malvarlığının yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halinde bu işlemlerin yükümlüler tarafından MASAK’ a bildirilmesi zorunludur.

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine Dair Tedbirler Hakkında Yönetmeliğin 27 (1)inci maddesine göre; şüpheli işlem, yükümlüler nezdinde veya bunlar aracılığıyla yapılan veya yapılmaya teşebbüs edilen işleme konu malvarlığının; yasa dışı yollardan elde edildiğine veya yasa dışı amaçlarla kullanıldığına, bu kapsamda terörist eylemler için ya da terör örgütleri, teröristler veya terörü finanse edenler tarafından kullanıldığına veya bunlarla ilgili ya da bağlantılı olduğuna dair herhangi bir bilgi, şüphe veya şüpheyi gerektirecek bir hususun bulunması halidir.

Şüpheli işlem bildirimi; gerçek kişi yükümlünün bizzat kendisi, tüzel kişi yükümlünün kanuni temsilcileri, tüzel kişiliği bulunmayanların yöneticileri veya bunlar tarafından yetkili kılınanlar, uyum görevlisi atanan yükümlülerde ise bu görevliler tarafından yerine getirilir.

5549 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasına göre, yükümlüler, MASAK’a şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunu, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanları ile yargılama sırasında mahkemeler dışında, işleme taraf olanlar dahil hiç kimseye açıklayamazlar.

3 – Uyum Görevlisi Atanması

5549 sayılı Kanunun 5 inci maddesinde, bu Kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu sağlamak üzere gerekli yetki ile donatılmış idari düzeyde görevli tayin edilmesi bir yükümlülük olarak öngörülmüş bulunmaktadır.

Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine İlişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik ile, uyum görevlisi atanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiş olup buna göre;

Uyum görevlisi atamakla yükümlüdürler.

4 – Uyum Programı Oluşturulması

11.10.2006 tarihli ve 5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun Eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler başlıklı 5’inci maddesinde; Kanunun amacına uygun olarak eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri oluşturulması ve bu Kanunla getirilen yükümlülüklere uyumu sağlamak üzere, gerekli yetki ile donatılmış idari düzeyde görevli tayin edilmesi de dahil, gereken tedbirlerin alınması konusunda, işletme büyüklükleri ve iş hacimlerini de dikkate alarak yükümlüleri ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğu düzenlenmiştir.

Söz konusu madde hükmüne uygun olarak Maliye Bakanlığınca Suç Gelirlerinin Aklanmasının ve Terörün Finansmanının Önlenmesine ilişkin Yükümlülüklere Uyum Programı Hakkında Yönetmelik hazırlanmış ve 16 Eylül 2008 tarihli ve 26999 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanmıştır.

Yönetmelik, yükümlülerin suç gelirlerinin aklanmasının ve terörün finansmanının önlenmesi amacıyla uyum programı oluşturmalarına ilişkin usul ve esasları düzenlemektedir.

Yönetmelik ile, yükümlülerden; bankalar (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile kalkınma ve yatırım bankaları hariç), sermaye piyasası aracı kurumları, sigorta ve emeklilik şirketleri ile Posta ve Telgraf Teşkilatı A.Ş. (Bankacılık faaliyetiyle sınırlı olmak üzere) suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanının önlenmesine yönelik olarak bir uyum programı oluşturmaları istenmekte olup oluşturulacak uyum programı kapsamında anılan yükümlülerce aşağıdaki tedbirlerin alınması istenmektedir;

a) Kurum politikası ve prosedürlerinin oluşturulması,

b) Risk yönetimi faaliyetlerinin yürütülmesi,

c) İzleme ve kontrol faaliyetlerinin yürütülmesi,

ç) Uyum görevlisi atanması ve uyum birimi oluşturulması,

d) Eğitim faaliyetlerinin yürütülmesi,

e) İç denetim faaliyetlerinin yürütülmesi.

5 – Bilgi ve Belge Verme Yükümlülüğü

Yükümlüler 5549 sayılı Kanunun 7’nci maddesi gereğince Başkanlık ve denetim elemanları tarafından istenilecek her türlü bilgi, belge ve bunlara ilişkin her türlü ortamdaki kayıtları, bu kayıtlara erişimi sağlamak veya okunabilir hale getirmek için gerekli tüm bilgi ve şifreleri tam ve doğru olarak vermek ve gerekli kolaylığı sağlamakla yükümlüdür.

Kendisinden talepte bulunulanlar savunma hakkına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, özel kanunlarda yazılı hükümleri ileri sürerek bilgi ve belge vermekten kaçınamazlar.

6 – Muhafaza ve İbraz

Yükümlüler, 5549 sayılı Kanununun 8’inci maddesi gereğince Kanunla getirilen yükümlülüklere ve işlemlerine ilişkin her türlü ortamdaki; belgeleri düzenleme tarihinden, defter ve kayıtları son kayıt tarihinden, kimlik tespitine ilişkin belgeleri ise son işlem tarihinden itibaren sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz etmekle yükümlüdür. Yükümlü nezdindeki hesaplarla ilgili kimlik tespitine ilişkin belgelerin muhafaza süresinin başlangıç tarihi hesabın kapatıldığı tarihtir.

Başkanlığa yapılan şüpheli işlem bildirimine veya uyum görevlisine yapılan dahili bildirimlere yönelik belge ve kayıtlar, bildirime ek yapılan belgeler, uyum görevlilerince bildirimde bulunmama kararı verilen şüpheli işlemlere ilişkin yazılı gerekçeler, muhafaza ve ibraz yükümlülüğü kapsamındadır.

7 – Devamlı bilgi verme

Yükümlüler 5549 sayılı Kanunun 6’ncı maddesi gereğince taraf oldukları veya aracılık ettikleri işlemlerden, Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarı asanları MASAK’a bildirmek zorundadırlar.

Yükümlüler dışındaki kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki kurum ve kuruluşlardan da MASAK’a devamlı bilgi vermeleri istenebilecektir.

8-Elektronik Tebligat

5549 sayılı Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanunun 9/A maddesine göre; 5549 sayılı Kanun ve 6415 sayılı Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun’un uygulanması kapsamında yapılacak tebligatların, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 7/A maddesinde düzenlenen elektronik tebligata ilişkin usullere bağlı olmaksızın elektronik ortamda tebliğ edilebileceği ve tebligata elektronik ortamda cevap verilmesinin istenebileceği, bu şekilde yapılan tebligatların karşı tarafa ulaştığında tebliğ edilmiş sayılacağı hükme bağlanmıştır.

Ayrıca, mezkûr maddede MASAK’a, elektronik ortamda yapılacak tebligatla ilgili her türlü teknik altyapıyı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanma, tebliğe elverişli elektronik adres kullanma ve cevapların elektronik ortamda verilmesi zorunluluğu getirme, elektronik ortamda tebliğ yapılacaklar ile elektronik ortamdaki tebligata ilişkin diğer usul ve esasları belirleme yetkisi verilmiştir.

Bu yetkiye istinaden, MASAK tarafından oluşturulacak elektronik tebligat altyapısının işleyişine ilişkin usul ve esasları düzenleyen, “Mali Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı Elektronik Tebligat Sistemine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hazırlanmış ve 30 Mart 2015 tarihli ve 29311 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır.

Bu Yönetmeliğe göre MASAK tarafından 5549 sayılı Kanun ve 6415 sayılı Kanun kapsamında yapılacak tebligatların; bankalar, sermaye piyasası aracı kurumları, finansal kiralama, faktöring, finansman şirketleri, sigorta ve emeklilik şirketleri, portföy yönetim şirketleri, Merkezi Kayıt Kuruluşu ve Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketine elektronik ortamda yapılması esas olup, sayılan yükümlüler dışında 5549 sayılı Kanunun 2’nci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde sayılan yükümlülerin de kendilerine bu Yönetmelik kapsamında elektronik tebligat yapılması için MASAK’a başvuru yapabileceği, başvuruda bulunan yükümlülere MASAK tarafından uygun görülmesi halinde elektronik ortamda tebligat yapılabileceği, kendisine elektronik ortamda tebliğ yapılacak muhatabın;

a) Başvuru için gerekli olan bilgi ve belgeleri süresinde, tam ve doğru olarak MASAK’a beyan etmekle,

b) Başvuru sırasında beyan edilen bilgilerde meydana gelecek değişiklikleri derhal MASAK’a bildirmekle,

c) Başvuru formunda belirtilen tüm şartlara riayet etmekle,

ç) Hesap açılışı sonrası kendisine sağlanan erişim bilgilerini korumakla, üçüncü kişilerle paylaşmamakla ve başkasına kullandırmamakla,

d) Hesaba erişim bilgilerinin istenmeyen şekilde üçüncü kişilerin eline geçtiğini tespit ettiğinde derhal MASAK’a bilgi vermekle,

Yaptırımlar

İdari Ceza

5549 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasına göre; aynı Kanunun 3’üncü maddesinde yer alan kimlik tespiti yükümlülüğü, 6’ncı maddesinde yer alan devamlı bilgi verme yükümlülüğü ve 4’üncü maddesinin birinci fıkrasında yer alan şüpheli işlem bildirimi yükümlülüğünün ihlallerinde MASAK tarafından beş bin Türk lirası idari para cezası verilir. Yükümlünün banka, finansman şirketi, faktöring şirketi, finansal kiralama şirketi, sigorta ve reasürans şirketi, emeklilik şirketi, sermaye piyasası kurumu veya yetkili müessese olması halinde, idari para cezası iki kat olarak uygulanır.

Mezkûr Kanunun 13’üncü maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, aynı Kanunun 5’inci maddesinde belirtilen eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler yükümlülüğüne aykırı davranan yükümlülere eksiklerin giderilmesi için en az 30 gün süre verilir. Verilen süre içinde eksiklikleri gidermeyen ve gerekli tedbirleri almayan yükümlülere de Kanunun 13’üncü maddesinin birinci fıkrasında belirtilen cezalar uygulanır.

28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanan 6545 sayılı Kanunun 88’inci maddesiyle eklenen 5549 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre, kimlik tespiti yükümlülüğü, şüpheli işlem bildirimi yükümlülüğü, devamlı bilgi verme yükümlülüğü ve eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler yükümlülüklerine aykırı davranan yükümlülere uygulanacak idari para cezasının toplam tutarı; her bir yükümlülük için, ihlalin yapıldığı yıl itibarıyla, mezkur Kanunun 13’üncü maddesinin birinci fıkrası kapsamında iki kat idari para cezası uygulanacak banka, finansman şirketi, faktöring şirketi, finansal kiralama şirketi, sigorta ve reasürans şirketi, emeklilik şirketi, sermaye piyasası kurumu veya yetkili müessese için on milyon Türk lirasını bunlar dışında kalan yükümlüler için bir milyon Türk lirasını aşamaz. Üst tutardan ceza uygulanan yükümlüler nezdinde takip eden yılda aynı neviden bir yükümlülük ihlali olması durumunda bu hadler iki kat olarak uygulanır.

Diğer taraftan, 28.06.2014 tarihli Resmî Gazete’ de yayımlanan 6545 sayılı Kanunun 88’inci maddesiyle değişik 5549 sayılı Kanunun 13’üncü maddesinin dördüncü fıkrasına göre, aynı Kanunun 9/A maddesi gereğince getirilen elektronik tebligata ilişkin yükümlülüklerini yerine getirmediği tespit edilen kişi, kurum veya kuruluşlara Başkanlık tarafından her bir tespit için on bin Türk lirası idari para cezası uygulanır. Bu şekilde bir yıl içinde uygulanacak idari para cezasının toplam tutarı iki yüz elli bin Türk lirasını geçemez.


Adli Ceza

5549 sayılı Kanunun 14’üncü maddesine göre; aynı Kanunun 4’üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen “yükümlülerin şüpheli işlem bildiriminde bulunulduğunu, yükümlülük denetimi ile görevlendirilen denetim elemanları ve yargılama sırasında mahkemeler dışında hiç kimseye açıklayamayacakları” şeklindeki yükümlülüğün ihlali ile 7’nci maddesinde belirtilen bilgi ve belge verme ve 8’inci maddesinde belirtilen muhafaza ve ibraz yükümlülüklerinin ihlali halinde bir yıldan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmolunur.


Ceza Tutarları

5326 sayılı Kabahatler Kanununun 17’nci maddesinin yedinci fıkrasına göre; idari para cezaları her takvim yılı başından geçerli olmak üzere o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298’inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanır. Bu suretle idari para cezasının hesabında bir Türk lirasının küsuru dikkate alınmaz.

Bununla birlikte, 5549 sayılı Kanunun 28’inci maddesinde ise aynı Kanunun 13 ve 16’ncı maddelerinde yer alan maktu tutarların her yılın başından geçerli olmak üzere, bir önceki yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca belirlenen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı ve hesaplamalarda on yeni Türk lirasına kadar olan tutarların dikkate alınmayacağı hükmü yer almaktadır.

Buna göre, 2015-2020 yılları için yükümlülüklerin ihlalinde uygulanacak idari para cezası tutarları aşağıdaki tabloda gösterilmiştir.

Hakkında İdari Para Cezası Kararı Verilecek

2006 yılı ve öncesi yıllardaki ihlaller için (TL)

2015 yılı içindeki
ihlaller için (TL)

2016 yılı içindeki
ihlaller için (TL)

2017 yılı içindeki
ihlaller için (TL)

2018 yılı içindeki
ihlaller için (TL)

2019 yılı içindeki
ihlaller için (TL)

2020 yılı içindeki
ihlaller için (TL)

Yükümlü
(5549 sayılı Kanun m.3, 4/1, 5, 6, 13/1,3)

5.000

9.685

10.225

10.616

12.152

15.035

18.429

1.000.000

(*)

1.162.540

(*)

1.207.060

(*)

1.381.720

(*)

1.709.600

(*)

2.095.620

Yükümlü
(iki kat ceza)
(5549 sayılı Kanun m.3, 4/1, 5, 6, 13/1,3)

10.000

19.370

20.450

21.232

24.304

30.070

36.858

11.011.000(*)

11.625.410(*)

12.070.660(*)

13.817.280(*)

17.096.120(*)

20.956.420

Kişi, Kurum ve Kuruluş
(Elektronik Tebligat)
(5549 sayılı Kanun m.9/A, 13/4)

11.011

11.625

12.070

13.816

17.094

20.953

275.270

(**)

290.630

(**)

301.760

(**)

345.420

(**)

427.380

(**)

523.880

(*) İhlalin yapıldığı yıl itibariyle uygulanacak ceza toplamı her bir yükümlülük için bu tutarı aşamaz. Üst tutardan ceza uygulanan yükümlüler nezdinde takip eden yılda aynı neviden bir yükümlülük ihlali olması durumunda bu hadler iki kat olarak uygulanır.
(**) Elektronik tebligat yükümlüğü için bir yıl içinde uygulanacak idari para cezasının toplamı bu tutarı geçemez.

19/10/2020

Sender Ödeme Hizmetleri A.Ş.